
Zeytin Sineği Mücadelesi
Zeytin meyvesi ve zeytinyağının insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri, yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış ve bu durum dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de zeytincilik sektörüne önemli bir ivme kazandırmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2016 yılında dünya genelinde ekonomik anlamda 37 ülkede toplam dokuz milyon hektarlık bir alanda zeytin üretimi yapılmaktadır. Bu üretimin %95’lik kısmı ve dünya genelinde üretilen 15 milyon ton zeytinin %86’sı, Akdeniz Havzası’nda yer alan yedi ülke tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu ülkeler arasında İspanya dünya üretiminin %33,7’sini, İtalya %14,7’sini, Yunanistan %11,8’ini, Türkiye ise %9,3’ünü üstlenmektedir. Diğer üretici ülkeler arasında Fas (%6,7), Suriye (%5,3) ve Tunus (%4,2) bulunmaktadır (FAO, 2016).
Türkiye’de yaklaşık 173 milyon zeytin ağacı bulunmakta ve 2011-2014 yılları arasındaki ortalama değerlere göre 1,7 milyon ton zeytin üretimi yapılmaktadır (FAO, 2016). 2012-2016 yılları arasında Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminin %15,9’unu karşılayarak bu alanda üçüncü sırada yer almış; sofralık zeytin ihracatında %10,9 ile dördüncü, zeytinyağı üretiminde %5,8 ile altıncı ve ihracatında %4,9 ile beşinci sırada bulunmuştur (IOC, 2016). Zeytin ürünleri ihracatı, Türkiye ekonomisine ciddi bir döviz girdisi sağlamaktadır.
Zeytin ağaçlarında ürün kaybına yol açan çeşitli zararlılar mevcuttur. Bu zararlılar, zeytinin çiçek ve meyvelerine doğrudan zarar vererek kalite ve miktar kaybına neden olurken, sürgün, yaprak, dal ve gövdede oluşturdukları hasarlarla ağacı zayıf düşürüp kurumasına ve dolayısıyla ürünün azalmasına yol açabilmektedir. Zararlılarla mücadelede farklı yöntemler uygulanmaktadır, ancak uygulama kolaylığı ve hızlı etkisi nedeniyle kimyasal mücadele en çok tercih edilen yöntemdir. Ancak sentetik pestisitlerin insan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri, zararlıların pestisitlere karşı dayanıklılık kazanması, gıdalarda ilaç kalıntıları ve doğal düşmanların zarar görmesi gibi sorunlar bu yöntemin olumsuz yanlarıdır. Bu sebeplerle tarımda kimyasal mücadelenin azaltılması ve daha çevre dostu yöntemlerin benimsenmesi gündeme gelmiştir.
Toplumun çevre bilincinin artması, birçok pestisit maddesinin kullanımının yasaklanmasına yol açmış; bu durum, 2012 yılında Türkiye’de zeytin dahil bazı ürünlerde uçakla kimyasal mücadele uygulamalarının yasaklanmasını beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda, çevre ve insan sağlığına uyumlu alternatif mücadele yöntemleri önem kazanmıştır. Biyoteknik Mücadele Yöntemi, bu alternatifler arasında öne çıkmıştır (Layık ve Kısmalı, 1994).
Biyoteknik mücadele, zararlıların biyolojik veya fizyolojik faaliyetlerini engellemek ya da değiştirmek amacıyla doğal veya yapay bileşenler kullanmayı hedefler. Bu yöntem, zararlıların doğal yaşam döngüsündeki beslenme, çiftleşme, yumurta bırakma gibi davranışlarına müdahale etmeyi içerir. Feromonlar, cezbedici besin maddeleri, beslenme engelleyiciler, kairomonlar, böcek gelişim düzenleyiciler ve uzaklaştırıcılar gibi maddeler biyoteknik mücadelede kullanılan temel unsurlardır. Çevre dostu bu yöntem, diğer mücadele teknikleriyle uyumlu çalışabilir ve gıdalarda kalıntı sorununa yol açmaz.
Biyoteknik mücadele yönteminde kullanılan bileşikler, yalnızca hedef zararlı organizmalara yönelik spesifik etki göstererek doğal dengenin korunmasını sağlamaktadır. Bu çevre dostu yöntem, organik tarım uygulamaları ve entegre zararlı yönetim teknikleriyle uyum içinde kullanılabilir (Anonim, 2013).
Zeytin üretiminde, insektisitlerin doğal düşmanlar üzerindeki olumsuz etkileri, ihracatta kalıntı problemlerine yol açması ve maliyetleri artırması gibi nedenlerle, zararlılarla mücadelede alternatif yöntem ve maddelere olan talep artmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye için büyük öneme sahip olan zeytinin ana zararlısı Zeytin Sineği (Bactrocera oleae) ile mücadelede biyoteknik yöntemler ve bu alandaki güncel yaklaşımlar, literatür ışığında değerlendirilmektedir.
Zeytin Sineği’nin Biyoteknik Mücadelesinde Tuzak Kullanımı
Zeytin sineği, zeytinde ciddi kalite ve verim kayıplarına yol açan önemli bir zararlıdır. Bu zararlıya karşı biyoteknik mücadele çalışmaları, 1960’lı yılların başlarında popülasyon izleme amacıyla besin tuzaklarının kullanımıyla başlamıştır. İlk olarak, çekici besin protein hidrolizat içeren McPhail tipi tuzaklar, sineğin ergin bireylerini yakalamak için kullanılmıştır (Orphanidis ve ark., 1958). Daha sonra, sarı yapışkan görsel tuzaklar geliştirilmiş ve 1970’lerin sonlarından itibaren popülasyon takibi için kullanılmaya başlanmıştır (Economopoulos, 1980).
1980 yılında Yunanistan’da, Zeytin sineği dişilerinin salgıladığı cinsel çekici feromonun (1,7 dioxaspiro (5.5) undecane) sentezlenmesi ve tanımlanmasıyla, bu feromonu içeren tuzaklar geliştirilmiş; bu tuzaklar popülasyon izleme ve kitlesel yakalama yöntemlerinde kullanılmaya başlanmıştır (Mazomenos ve Haniotakis, 1981). Günümüzde ise eşeysel çekici feromon, çekici besin ve görsel renk tuzaklarının çeşitli kombinasyonları geliştirilmiş ve zararlı ergin bireylerin cezbet-öldür prensibine dayalı kontrol yöntemleri yaygınlaşmıştır.
Popülasyon Takibi (Monitör Tuzakları)
Zeytin sineği ergin popülasyonunu izlemek için kullanılan monitör tuzakları, haziran ayında hazırlanıp alanlara yerleştirilir. Bu tuzaklar, amonyum tuzları (%3-5 diamonyum fosfat, amonyum karbonat veya amonyum bikarbonat) içeren eriyiklerin yanı sıra eşeysel çekici feromon (erkekleri çeken spiroketal) veya çekici besin maddeleri ile kombine edilerek hektara bir adet olacak şekilde kullanılır (Rice, 2000; Pala ve ark., 2001). İlk ergin çıkışı bölgeye ve yıla göre değişiklik gösterdiğinden, monitör tuzakların haziran ortasında asılması önerilmektedir.
Türkiye’de yapılan çalışmalara göre:
- Adana’da erginler yıl boyunca aktif olup, haziran, ekim, kasım ve mart aylarında yoğunluk göstermektedir (Bozbuğa, 2007).
- Kilis’te haziran sonu (Gülbaş, 2012), Aydın (Apak, 2013) ve İzmir’de (Kacargil ve Karaca, 2016) eylül ayı, Bursa’da ise eylül-kasım ayları arasında yüksek popülasyonlar gözlenmiştir (Kumral ve ark., 2008).
- Çanakkale’de ise ağustos ayından itibaren popülasyon artışı bildirilmiştir (Zobar, 2008).
Tuzaklarda yakalanan ergin bireylerin sayısına göre mücadeleye başlama zamanı belirlenmektedir. Bu yöntem, Zeytin sineği popülasyonunun kontrolünde kimyasal yöntemlere etkili bir alternatif sunmaktadır.
Kitlesel Yakalama (Mass Trapping) Tuzakları
Zeytin sineği ile kitlesel yakalama yöntemi, başarılı sonuçlar elde edebilmek için çeşitli kriterlerin dikkate alınmasını gerektirir. Bu kriterler arasında lokal iklim koşulları, toprak yapısı, sinek popülasyonunun gelişimi, zeytin çeşidi, ürün miktarı ve hasat zamanı yer alır. Ayrıca bu yöntemin tamamlayıcı önlemlerle desteklenmesi önemlidir (Baldacchino ve Simeone, 2001; Broumas ve ark., 2002).
Kitlesel yakalama, özellikle geniş ve izole alanlarda uygulandığında etkili bir yöntemdir. Bu uygulama, zararlının doğal düşman popülasyonunun artmasına da katkı sağlar. Ancak, yöntemin etkinliği, Zeytin sineği’nin ilk dölünün iyi izlenmesi, popülasyon yoğunluğu artmadan önce önlemlerin alınması ve bölgedeki tüm üreticilerin eş zamanlı olarak bu yöntemi uygulamasıyla artar. İkinci ve üçüncü döllerde tuzak sayısının artırılması da başarıyı olumlu yönde etkiler (Petacchi ve ark., 2003).
Kitlesel tuzaklama, popülasyon yoğunluğu arttıktan sonra başlatıldığında etkisiz kalabilir. Özellikle denize yakın ve izole bölgelerde başarı şansı daha yüksektir. Ancak küçük alanlarda, çevreden bulaşmalar nedeniyle başarı oranı düşmektedir. Bu nedenle, geniş alanlarda koordinasyon içinde ve tüm üreticilerin katılımıyla uygulanması önerilmektedir. Zararlı popülasyonunun düşük veya orta yoğunlukta olduğu alanlarda etkili sonuçlar alınabilmekte, ancak yoğun popülasyon ve az ürün bulunan bölgelerde yöntem tatmin edici olmayabilir. Bu yöntem için ideal bahçe büyüklüğü en az 5 hektar olmalıdır.
Uygulamada yaşanan en büyük sorunlar, tuzakların zamanında ve yeterli sayıda yerleştirilmemesi ve üreticiler arasındaki koordinasyon eksikliğidir. Tuzaklar, güneydoğu yönüne, ağacın dış kısmına ve yerden 1,5-2 metre yüksekliğe asılmalıdır. Kitlesel yakalama, zararlının yoğun olduğu alanlarda kimyasal mücadele ile kombine edilebilir (Anonim, 2011).
Besin Tuzakları: McPhail Tuzağı
McPhail tuzakları, taban kısmında sineklerin girmesi için aşağıdan yukarıya doğru açıklık bulunan cam veya plastik kaplardan oluşur. Bu tuzaklarda çekici madde olarak sıvı protein hidrolizat (aminoasit karışımı), %2-5 oranında amonyum tuzları (diamonyum fosfat, amonyum karbonat, amonyum bikarbonat) veya Torula maya tabletleri kullanılır. McPhail tuzakları, zeytin sineği ile mücadelede ilk kullanılan tuzak tiplerindendir.
Avantajları:
- Erkek ve dişi bireyleri birlikte çekebilir.
- Tuzak kaplarının tekrar kullanılabilmesi ve çekici besin maddesinin yenilenebilmesi mümkündür.
- Canlılara toksik etkisi bulunmamaktadır.
Dezavantajları:
- Yüksek maliyetli olması ve sık işçilik gerektirmesi.
- Sıcak ve kurak ortamlarda sıvı içeriğin sık sık yenilenmesi zorunluluğu.
- Yağışlı bölgelerde etkinliğinin düşük olması.
Yunanistan’da yapılan bir çalışmada, McPhail tuzaklarına cezbedici protein (NuLure %9) ve boraks (%3) karışımı eklenerek etkili sonuçlar elde edilmiştir (Katsoyannos ve ark., 2005). Türkiye’de de Zeytin sineği’ne karşı ilk kullanılan tuzaklardan biri olan McPhail tuzaklarının %2 amonyum fosfat içeriğiyle ergin bireyleri yakalamada etkili olduğu ortaya konmuştur (Zümreoğlu ve ark., 1987). Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda, McPhail tuzaklarının feromon içeren görsel sarı yapışkan tuzaklara kıyasla daha az sinek yakaladığı tespit edilmiştir (Bozbuğa, 2007; De Cristofaro ve ark., 2007).
Kitlesel yakalama yöntemi, özellikle sürdürülebilir tarım ve çevre dostu uygulamalar açısından kimyasal mücadeleye etkili bir alternatif sunmaktadır.
İspanyol OLİPE Tuzağı
OLİPE tuzağı, İspanya’da organik zeytin üretiminde yaygın olarak kullanılan ve Zeytin sineği mücadelesinde etkili bir yöntemdir. Bu tuzak, 1-2 litrelik plastik şişelerin üst kısmına karşılıklı olarak açılan 4-5 adet, 4-5 mm çapındaki deliklerden oluşur. İçerisine Torula mayası ve su eklenerek hazırlanır. Daha sonraki çalışmalarda bu tuzaklar, McPhail tuzaklarına benzer şekilde %3-5’lik diamonyum fosfat, %1-2 hidrolize protein veya doğal çekici maddeler (sirke, şarap şırası, amonyak, amonyum karbonat vb.) ile desteklenmiştir.
Tuzakta açılan deliklerin küçük olması, arılar ve faydalı böcekler gibi hedef dışı türlerin girişini engellerken, Zeytin sineği erginleri sıvıda boğularak etkisiz hale gelir. OLİPE tuzaklarının McPhail tuzaklarına göre daha düşük maliyetli olması ve sıvının sıcak iklimlerde daha uzun süre buharlaşmadan kalması önemli avantajlardır. Bu tuzaklar, hektara 50-70 adet olacak şekilde, ağaçların gölge kısımlarına (güney veya güneydoğu yönü) asılmalıdır (Vossen ve ark., 2005).
Kaliforniya’nın sahil bölgelerinde yapılan çalışmalarda, OLİPE tuzaklarının zararı %80-90’dan %30-60’a indirdiği; İspanya’da ise zararı %10 seviyelerine kadar azalttığı rapor edilmiştir (Vossen ve ark., 2005). Ancak, az ürün bulunan ve yüksek zararlı popülasyonuna sahip alanlarda zehirli yem uygulamaları veya diğer yöntemlerle desteklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır (Labrador ve ark., 2011; Almuça ve ark., 2013).
Türkiye’de yapılan çalışmalar da OLİPE tuzaklarının etkinliğini doğrulamaktadır. Çanakkale’deki bir denemede, OLİPE tuzaklarının diğer tuzaklara kıyasla daha fazla Zeytin sineği erginini yakaladığı belirlenmiştir (Zobar, 2008). İzmir ve Aydın’da yapılan çalışmalarda, %2-3’lük diamonyum fosfat içeren OLİPE tuzaklarının en etkili sonuçları verdiği gözlenmiştir (Başpınar ve ark., 2016).
Eco-Trap
Eco-Trap, insektisit, cinsel çekici feromon ve çekici besin (amonyum bikarbonat) kombinasyonundan oluşan bir tuzak tipidir. Zeytin sineği erginlerini feromon ve besin ile cezbeder, temas etkili insektisit içeriğiyle sineği öldürür. Bu tuzak, Delthamethrin (30 μg/cm²) emdirilmiş bir yeşil poşet (15×20 cm) içerisine amonyum bikarbonat (70 g) ve sentetik feromon (1,7 dioxaspiro (5,5) undecane) eklenerek hazırlanmıştır. İlk olarak Yunanistan’da geliştirilmiş ve Avrupa Birliği’nin organik tarım düzenlemelerine uygun olduğu onaylanmıştır (Ragoussis, 2005).
Eco-Trap, zararlının orta yoğunlukta olduğu alanlarda etkili sonuçlar vermektedir. İnsektisitin yalnızca tuzak içinde etkili olması ve bitki üzerinde kalıntı bırakmaması, bu yöntemin çevreye duyarlı özelliklerinden biridir. Ayrıca, yağmur ile yıkanma riski bulunmamakta ve doğal düşmanlar üzerinde olumsuz etkisi görülmemektedir. Ancak, yüksek tuzak ve işçilik maliyeti yöntemin dezavantajları arasında yer alır.
Yapılan araştırmalar, Eco-Trap tuzaklarının Zeytin sineği popülasyonunu kontrol altına alma konusunda oldukça etkili olduğunu göstermektedir. Bu tuzaklar, Zeytin sineği’nin meyveye zarar vermeye başladığı dönemde (çekirdek sertleşmesi), haziran ayı ortalarında izleme (monitör) tuzakları ile kombine şekilde kullanılır. Zararlı popülasyonunun artışı gözlemlendiğinde, kitlesel yakalama amacıyla asılmaktadır (Haniotakis ve ark., 1991; Anonim, 2013).
Eco-Trap yöntemi, organik tarıma uygunluğu ve çevre dostu yapısı nedeniyle Akdeniz ülkelerinde (Fransa, İspanya, İtalya, Yunanistan, Türkiye vb.) yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kitlesel Tuzaklama ve Uygulama Zamanı
Zeytin sineği ile kitlesel tuzaklama yöntemi, zararlı popülasyonu artmadan önce uygulanmalıdır. Tuzaklar, birinci döl erginleri çıkmadan önce ve sineğin meyvelere zarar verecek olgunluğa ulaşmasından önce asılmalıdır (Vioryl, 2005). İzleme tuzakları ile yapılan gözlemlerde, popülasyonda artış tespit edilirse, ağustos sonu veya eylül başında ek tuzaklar yerleştirilerek ikinci bir uygulama yapılabilir. Tuzaklar, hasat sonuna kadar bahçede bırakılmalıdır.
Yunanistan, Hırvatistan ve İtalya’da yapılan çalışmalarda, Eco-Trap uygulamasının, zehirli yemle yapılan yedi kısmi dal ilaçlamasından daha etkili olduğu belirlenmiştir (Ricciolini ve ark., 2000; Broumas ve ark., 2002; Bjelis, 2009).
Görsel Sarı Yapışkan Tuzaklar
Bu tuzaklar, canlılara zehirli etkisinin bulunmaması ve ağaç başına bir tuzağın yeterli olması gibi avantajlara sahiptir. Ancak, yüksek maliyet, faydalı böcekleri yakalaması ve yüzeyin çabuk kirlenmesi gibi dezavantajları kullanımını sınırlandırmıştır (Borumas ve Haniotakis, 1994).
Son yıllarda bu tuzaklara feromon (1,7-dioxaspiro (5,5) undecane) ve çekici besin maddeleri eklenerek etkinlik artırılmıştır. Özellikle izleme tuzağı olarak kullanılmaktadır. Yunanistan’da yapılan bir çalışmada, farklı renk tuzaklarının etkinliği değerlendirilmiş ve sarı ile turuncu tuzakların erkek sinekleri, kırmızı ve siyah tuzakların ise dişileri daha fazla cezbettiği görülmüştür. Beyaz ve mavi renkli tuzakların ise her iki cinsiyeti de çekmediği saptanmıştır (Katsoyannos ve Kouloussis, 2001).
Cinsel Çekici Koku (Sex Feromon) Tuzakları
Zeytin sineği dişilerinin salgıladığı sex feromonunun erkekleri çektiği keşfedildikten sonra bu feromon, izleme ve kitlesel yakalama yöntemlerinde kullanılmaya başlanmıştır (Baker ve ark., 1980; Mazomenos ve Haniotakis, 1981). Çeşitli çalışmalar, bu feromon içeren tuzakların popülasyon kontrolünde etkili olduğunu göstermiştir (Mazomenos ve ark., 1984; Haniotakis ve ark., 1991).
Türkiye’de ilk feromon çalışmaları Zümreoğlu ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilmiştir (1987, 1992). Speranza ve arkadaşları (2007), feromon içeren tuzakların, hidrolize protein ve diğer cezbedicilerle kıyaslandığında daha etkili olduğunu ortaya koymuştur.
Cezbedicilerin Kullanımı ve Zehirli Yem İlaçlaması
Zeytin sineği mücadelesinde cezbedicilerle hazırlanan zehirli yem karışımları kullanılmaktadır. Protein hidrolizat ve insektisit kombinasyonu ile yerden veya havadan uygulama yapılır. Çekirdek sertleşmesinden hasat dönemine kadar popülasyon yoğunluğuna bağlı olarak haftada bir veya iki haftada bir uygulanabilir.
Spinosad gibi cezbedici içeren ilaçlar, ağaçların yalnızca bir yönünde şerit şeklinde uygulanarak popülasyonu kontrol edebilir. Amerika’da yapılan denemelerde, 4-5 mm çapında memelerle püskürtme yapılan ilaçların, daha büyük damlalar oluşturarak sineklerle daha fazla temas ettiği ve etkinliği artırdığı gözlemlenmiştir.
Bu yöntem, uygun uygulama teknikleriyle kombine edildiğinde, zararlı popülasyonunu etkili bir şekilde kontrol altında tutabilmektedir.
Zeytin Sineği Mücadelesinde Kullanılan Maddeler ve Yöntemler
1. Pseudomonas putida İzolatları
Zeytin sineği mücadelesinde alternatif bir yöntem olarak, sineklerin ön bağırsağından izole edilen Pseudomonas putida bakterisinin cezbedici etkisi araştırılmıştır. Laboratuvar ortamında yapılan çalışmalarda, bu bakterinin ürettiği kokuların özellikle dişi sinekleri çektiği ve ticari hidrolize proteinlerden (Buminal) daha etkili olduğu saptanmıştır. Bu nedenle, bakterinin kokusunun ticari cezbedici olarak arazi koşullarında da kullanılabileceği önerilmiştir (Sacchetti ve ark., 2007; Landini ve ark., 2007).
2. Kaolin Kili
Kaolin kili (Al4Si4O10(OH)8), zararlıları uzaklaştırıcı (repellent) etkisi nedeniyle Zeytin sineği mücadelesinde kullanılan bir diğer maddedir. Özellikle beyaz renkli yüzeylerin Zeytin sineği üzerindeki itici etkisinden faydalanılarak, %95 oranında kaolin içeren Surround WP adlı bir ürün geliştirilmiştir.
- İlk uygulama çekirdek sertleşmesinden 1-2 hafta önce yapılır ve hasada kadar 5-6 haftada bir tekrarlanır.
- Kaolin, ağaç tacına püskürtülerek su geçirgenliği olan beyaz bir film tabakası oluşturur.
- ABD’de yapılan bir çalışmada, Surround WP uygulanan alanlarda zarar oranı %3’e kadar düşerken, kontrol alanlarında %87’ye ulaştığı rapor edilmiştir (Vossen ve ark., 2005).
Suriye’de yapılan bir çalışmada, %5’lik kaolin uygulamasının, Dimethoate (150 ml/100 lt su) gibi insektisitlerle karşılaştırıldığı bir deneyde; kaolin uygulamasının hasada kadar etkisini koruduğu, toksik etkisinin olmadığı ve çevre koşullarında uzun süreli koruma sağladığı belirlenmiştir (Saour ve Makee, 2004).
3. Yeni Yöntemler: Auto-dissemination Tekniği
Son yıllarda geliştirilen Auto-dissemination tekniği, zararlı böceklerin taşıyıcı olarak kullanıldığı bir yöntemdir. Bu yöntemde, öldürücü etkisi olmayan mikroorganizmalar, böcek gelişim düzenleyiciler (IGR) veya feromonlar, ergin böceklerin üzerine yapıştırılır ve böceğin bu maddeleri hedef alana taşıması sağlanır.
- Amaç: Yeterli ulaşımın sağlanamadığı alanlarda (gizli ve korunmuş bölgelerde) larva ve pupaların gelişimini engellemektir.
- Yöntem: Çekici maddeler kullanılarak böceklerin bir istasyona toplanması sağlanır. Burada böceklere bulaşan maddeler, böceğin doğal hareketiyle geniş alanlara taşınır.
- Bu yöntem, özellikle sivrisinek mücadelesi için geliştirilmiş olsa da Zeytin sineği ve diğer zararlılarla mücadelede kullanılma potansiyeline sahiptir.
Örnek Uygulamalar ve Sonuçlar
- Surround WP ile yapılan çalışmalarda, kaolin uygulamasının uzun süre etkinliğini koruduğu ve insektisitlere kıyasla çevreye daha az zarar verdiği belirlenmiştir.
- Pseudomonas putida izolatlarının cezbedici etkisi, ticari cezbedicilere göre daha etkili bulunmuş ve potansiyel bir biyolojik mücadele unsuru olarak öne çıkmıştır.
- Auto-dissemination tekniği, uygulama alanında çevre dostu bir yöntem olarak dikkat çekmekte ve zararlılarla mücadelede yenilikçi bir çözüm sunmaktadır.
Zeytin sineği mücadelesinde kullanılan bu alternatif yöntemler, kimyasal mücadeleye bağımlılığı azaltarak çevre ve insan sağlığını ön planda tutan sürdürülebilir tarım uygulamalarını desteklemektedir.
Biyoteknik Mücadelede Oto-Şaşırtma Yöntemi
Oto-şaşırtma tekniği, özellikle Zeytin sineği mücadelesinde kullanılan yenilikçi bir biyoteknik yöntemdir. Bu yöntemde, zararlı böceklerin vücutlarına mikroorganizmalar, böcek gelişim düzenleyiciler (IGR) veya feromon gibi maddeler bulaştırılarak bu maddelerin taşınması sağlanır. Uygulama iki şekilde yapılabilir:
- İstasyon Kullanımı:
Böcekleri cezbeden maddeler içeren istasyonlar oluşturulur. Bu istasyonlarda, ergin böceklere zararlı madde bulaştırılarak, bu maddenin yuvalara, üreme alanlarına veya larvalara taşınması sağlanır. - Böceklerin Laboratuvar Ortamında Hazırlanması:
Laboratuvar koşullarında erkek böceklerin zararlı maddeyle bulaştırılması ve doğaya salınmasıyla, çiftleşme sırasında bu maddenin dişi böceklere, ardından üreme alanlarına taşınması sağlanır (Unlu ve ark., 2017).
Elektrostatik özelliklere sahip tozlarla karıştırılmış dişi feromonlarının kullanıldığı uygulamalar, çiftleşmeyi engelleme ve popülasyon kontrolünde etkili sonuçlar sağlamaktadır (Howse, 2007). Erkek böcekler, dişi feromonu ile kaplanarak diğer erkekler tarafından dişi olarak algılanır ve çiftleşme süreci bozulur (Altındişli ve Özsemerci, 2013).
Sonuç ve Değerlendirme
Geleneksel pestisit kullanımının çevreye, insanlara ve diğer canlılara verdiği zararlar, pestisitlerin kullanımının sınırlandırılmasına yol açmıştır. Bunun yerine, çevre dostu alternatif yöntemlere olan ilgi artmıştır. Biyoteknik mücadele, bu çevre dostu yaklaşımlar arasında öne çıkmaktadır.
Zeytin Sineği Mücadelesinde Biyoteknik Yöntemler
- Zeytin sineği, zeytin üretiminde en önemli zararlılardan biridir ve mücadele edilmediğinde ekonomik zarar eşiğini aşan ciddi kayıplara neden olur.
- Mücadelede zararlıyı cezbetme ve öldürme (kitlesel tuzaklama, zehirli yem kısmi dal ilaçlaması) veya uzaklaştırma (repellent) gibi yöntemler tercih edilmektedir.
- Kombine tuzaklar (feromon, renk, besin ve insektisit karışımları) geliştirilerek etkinliği artırılmış ve etkili sonuçlar alınmıştır.
Entegre Zararlı Yönetimi (IPM)
Tek bir mücadele yönteminin uygulanması yerine, zararlının popülasyon yoğunluğu, çevreyle olan ilişkileri ve ekosistem dengesi dikkate alınarak entegre bir yaklaşım benimsenmelidir. Bu kapsamda:
- Biyoteknik mücadele yöntemleri ile doğal düşmanların korunması,
- Zararlıların popülasyonunun ekonomik zarar seviyesinin altında tutulması,
- Üreticilerin biyoteknik mücadele hakkında bilgilendirilmesi ve bu yöntemleri benimsemelerinin teşvik edilmesi,
- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın teknik ve maddi destek sağlaması sürdürülebilir tarım için büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, biyoteknik mücadele, zararlılarla çevreye duyarlı bir şekilde mücadele edilmesini sağlayan ve doğal dengenin korunmasına katkı sunan önemli bir yaklaşımdır. Bu yöntemlerin yaygınlaşması, hem zeytin üretiminde kalite ve verimi artıracak hem de çevre dostu bir tarım sistemine geçişi destekleyecektir.
Kaynak isimler ve linki
Bir yanıt bırakın