
İklim Değişikliğinin Zeytin Yetiştiriciliği
Zeytin ağacı (Olea europaea L.), Akdeniz iklimine sahip 38 farklı ülkede yetiştirilen ve dünya üretiminin büyük kısmını Akdeniz ülkelerinin oluşturduğu bir bitkidir. Zeytin üretiminin yoğun olduğu başlıca ülkeler arasında İspanya, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Fas, Portekiz, Mısır ve Cezayir bulunmaktadır. Türkiye, zeytinin ilk kez kültüre alındığı yer olup, zeytin çeşitliliği açısından oldukça zengindir. Devlet desteği ve teşvikleriyle son yıllarda zeytin ağaçlarının sayısında önemli artışlar kaydedilmiş ve bu gelişmelerle birlikte Türkiye’nin sofralık zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya sıralamasında üst sıralara çıkması beklenmektedir. “Zeytin genetik kaynaklarının toplanması, muhafazası ve karakterizasyonu” projesi kapsamında Türkiye’de 94 farklı zeytin çeşidi tescil edilerek, İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nde Ulusal Gen Bankası’nda korunmaktadır.
Zeytincilik Türkiye’nin Ege, Marmara, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yaygın olup, 29 ilde zeytin üretimi yapılmaktadır. Zeytinliklerin çoğunluğu dağlık ve kır arazilerinde yer almakta, bunların %85’i sulanmamaktadır. Sulama yapılan zeytinliklerde ise sofralık zeytin üretimi yaygındır. 2014-2015 yıllarındaki verilere göre, Türkiye’deki zeytin ağaçlarının büyük kısmı Gemlik, Ayvalık, Memecik ve Domat çeşitlerinden oluşmaktadır. Türkiye, zeytin genetik kaynakları açısından önemli bir merkez olup, 2021 yılı itibarıyla 100 tescilli zeytin çeşidi bulunmaktadır.

Zeytin ağacının yayılmasında sıcaklık önemli bir faktördür. Zeytin yetiştiriciliği yapılan bölgelerde yıllık ortalama sıcaklıkların 15-20°C arasında olması tercih edilirken, sıcaklık 40°C’ye kadar çıkarsa, sulama yapılması durumunda zeytin ağacı bu sıcaklığa dayanabilir. Ancak aşırı yüksek sıcaklıklar zeytin meyvesi tutumunu olumsuz etkileyebilir ve -7°C’nin altındaki soğuklar da zarar verebilir. Ayrıca gece ve gündüz sıcaklık farkları da sürgünlerde zararlara yol açabilir. Rüzgarlar da zeytin ağaçları üzerinde faydalı ya da zararlı etkiler yaratabilir; özellikle kışın bol yağış getiren rüzgarlar çiçeklenme dönemi için faydalıdır.
Zeytin ağaçlarının sıcaklık ve yağış ihtiyaçları da dikkat edilmesi gereken unsurlardır. Çiçeklenme için 15-20°C, meyve büyümesi için 20-25°C, olgunlaşma ve hasat dönemi içinse 5°C gereklidir. Zeytin ağacının yıllık yağış ihtiyacı ise 600-800 mm civarındadır. Yaz aylarında yağışın yetersiz olduğu durumlarda sulama gereklidir. Küresel iklim değişikliği, sıcaklık artışı, yağış rejimlerindeki değişiklik ve aşırı hava olaylarının artan sıklığı gibi faktörler, zeytin yetiştiriciliği üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Türkiye, bu konuda riskli ülkeler arasında yer almakta ve iklim değişikliği zeytin yetiştiriciliğini ciddi şekilde etkilemektedir. Özellikle Ege, Orta Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yağışların azalması ve yaz sıcaklıklarının artması, sulama ihtiyacını iki katına çıkarabilir ve verim kayıplarına yol açabilir.
Zeytin ağacı kuraklığa dayanıklı bir bitki olmakla birlikte, küresel iklim değişikliklerinden en fazla etkilenen tarımsal ürünlerden biridir. Zeytin dikim alanlarının artışıyla birlikte, iklim değişikliklerine karşı zeytin yetiştiriciliğini sürdürülebilir kılmak için hızlı bir şekilde önlemler alınması gerekmektedir. Bu önlemler arasında toprak ve su kaynaklarının doğru kullanımı ve korunması ön plana çıkmaktadır. Bu derlemede, küresel iklim değişikliğinin Türkiye’deki zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üretimi üzerindeki potansiyel etkileri detaylı bir şekilde ele alınmıştır.
İklim değişikliğinin zeytin yetiştiriciliği üzerindeki etkileri son yıllarda giderek daha belirgin hale gelmektedir. Güney Avrupa’da, özellikle Akdeniz havzasında kuraklık, sıcaklık artışı ve yağışlardaki değişiklikler zeytin verimini olumsuz etkilemektedir. İlkbahar ve yaz aylarındaki sıcaklık artışları, zeytin ağaçlarının su ihtiyacını artırırken, yağış eksiklikleri ve kuraklık riski de önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu değişiklikler, zeytin yetiştiriciliği yapılan alanlarda verim kayıplarına yol açmakta ve bu durum gelecekte daha da artması beklenen bir eğilim halini alabilir.
Özellikle Tunus gibi bölgelerde, yükselen sıcaklıklar ve uygun olmayan hasat ile tarım ekipmanları zeytin üretimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle, zeytin yetiştiriciliğinde suya dayanıklı türlerin ve daha az su gereksinimi duyan çeşitlerin tercih edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, gelecek 30 yıl içerisinde sıcaklık artışları ve yağış azlığı nedeniyle zeytin üretiminde uzun vadeli olumsuz etkiler beklenmektedir. Bu durum, bölgesel politikaların geliştirilmesini gerektirmektedir.
İtalya’da yapılan bir çalışmada ise, zeytin üretimi ile sıcaklık ve yağış arasındaki ilişkiler incelenmiş ve sıcaklık artışları ile yağış eksikliklerinin, zeytin üretimini olumsuz etkilediği bulunmuştur. Akdeniz bölgesinde özellikle yaz aylarındaki kuraklık koşullarının artışı, zeytin üretiminin azalmasına neden olacağı öngörülmektedir. Bu durum, zeytin üreticileri için büyük bir risk oluşturmakta ve daha şiddetli hava değişikliklerinin yaşanmasıyla bu risk daha da artacaktır.
Zeytin ağaçlarının suya en hassas olduğu dönemler, çekirdeklerin sertleşmeye başladığı Temmuz-Ağustos ile meyvelerin renginin değiştiği Eylül-Ekim aylarıdır. Bu dönemde sulama yapılması, verimi artırmak için önemlidir. Ancak dünya genelinde zeytinliklerin yaklaşık %85’i sulanmamaktadır ve üreticiler çoğunlukla yağışa dayalı sulama yapmaktadır. Türkiye’de de benzer bir durum söz konusudur. Bu nedenle, sulama programlarının doğru bir şekilde uygulanması ve suyun verimli kullanılması gerekmektedir.
Zeytin yetiştiriciliğinde sulamanın etkisi üzerine yapılan çalışmalarda, Memecik zeytini için en uygun sulama stratejisi 5 günde bir yapılan sulamanın %25’lik buharlaşma oranına göre belirlenmiş sulama programıdır. Ayrıca, kısıtlı sulama uygulamalarıyla verim artırılabileceği belirtilmektedir. İspanya’daki bir çalışmada ise, iklim değişikliği senaryolarına göre sulama gereksinimlerinin ve verimlerin optimize edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Simülasyonlar, sulama stratejilerinin etkili kullanımı ile zeytinyağı verim artışı sağlanabileceğini göstermiştir.
Sonuç olarak, iklim değişikliğinin zeytin üretimi üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler, sulama stratejilerinin geliştirilmesi, suya dayanıklı çeşitlerin tercih edilmesi ve bölgesel iklim koşullarına uygun tarım uygulamaları ile en aza indirilebilir. Bu doğrultuda, zeytin yetiştiriciliğinin daha sürdürülebilir hale gelmesi için çeşitli adaptasyon stratejilerinin hayata geçirilmesi önemlidir.
İklim Değişikliğinin Zeytinyağı Kalitesine Etkileri
Zeytinyağı, Akdeniz havzasında üretilen ve sağlık açısından olumlu etkileri olan, özellikle kalp damar hastalıkları ve kanserlerle ilişkilendirilen bir yağdır. İçeriğinde yüksek oranda oleik asit, düşük oranda linoleik ve palmitik asit bulunur, bu da onu oksidasyona dayanıklı ve sağlık için faydalı kılar. Son yıllarda, zeytinyağına duyulan ilgi, duyusal özellikleri ve sağlık yararları nedeniyle giderek artmıştır (Effimia Eriotou ve ark., 2021).
Türk Gıda Kodeksi’ne göre, natürel zeytinyağı, zeytin ağacının meyvesinden, fiziksel ve mekanik işlemlerle elde edilen bir yağdır. Zeytinyağının kalitesi, çeşitli faktörlerden etkilenir: hasat zamanı, meyve olgunluğu, ekstraksiyon teknolojileri ve taşıma koşulları gibi. Özellikle hasadın zamanlaması ve olgunluk derecesi, yağın kalitesini doğrudan etkiler. Zeytin, Temmuz ayı sonu ile Ağustos başında yağ birikimine başlar, Ekim-Aralık ayları arasında yağ içeriği artar. En kaliteli yağ, meyveler pembe-yeşil renkteyken, lezzet açısından yoğun ve acı olmalıdır (Boskou ve ark., 2006).
Zeytin ağaçları kuraklığa dayanıklı olsa da aşırı kuraklık, meyve tutumu, olgunlaşma ve yağ içeriği üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Zeytin üretiminde en kritik dönemler, meyve tutumu ve yağ birikimi aşamalarıdır. Zeytinyağının kalitesi, serbest yağ asitliği, peroksit değeri, UV absorbans değerleri (K232 ve K270), yağ asidi etil esterleri ve duyusal özellikler gibi kriterlerle değerlendirilir. Bu özelliklerin birçoğu, iklim koşullarına ve zeytin çeşitlerine bağlı olarak değişir (Sevim, 2011).
İklim değişikliği, özellikle sıcaklık artışları ve yağış rejimindeki değişiklikler, zeytinyağının kalitesini olumsuz etkileyebilir. Yüksek sıcaklıklar, yağ asidi kompozisyonunu değiştirir, polifenollerin ve oleik asidin miktarını azaltarak yağın kalitesini düşürür. Genotipik farklılıklar nedeniyle her zeytin çeşidi bu değişikliklere farklı tepki verir. Örneğin, ‘Koroneiki’ çeşidi yüksek sıcaklıklardan ciddi şekilde etkilenirken, ‘Picholine’ ve ‘Coratina’ çeşitleri, yağ konsantrasyonunu kaybetmeden yüksek sıcaklıklara karşı daha dirençli olabilir (Nissim ve ark., 2000).
Zeytinyağının yağ asidi kompozisyonu, zeytin çeşidi, yetiştirilen bölge ve meyvenin olgunluk derecesine göre değişiklik gösterir. Soğuk iklimlerde yetişen zeytinlerden elde edilen yağlar, sıcak iklimlerde yetişenlere göre daha yüksek oleik asit seviyesine sahip olabilir. Ayrıca, yüksek rakımlı bölgelerden elde edilen zeytinyağlarında da oleik asit içeriği daha yüksektir. İklim değişikliği ile ilgili yapılan çalışmalarda, zeytin yetiştiriciliğinin iklim değişikliklerinden etkilendiği, özellikle zeytinyağının kalitesinin değiştiği rapor edilmiştir (Tupper 2012; Dag ve ark., 2013; Ponti ve ark., 2014).
Sonuç olarak, zeytinyağının kalitesini etkileyen en önemli faktörler arasında iklim koşulları, zeytin çeşitleri, olgunluk derecesi ve hasat zamanlaması yer almaktadır. İklim değişikliği, zeytinyağı üretiminin geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturmakta ve üreticilerin bu değişikliklere uyum sağlamak için stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir.
Sulama rejiminin zeytinyağının kalite ve kimyasal bileşimi üzerindeki etkileri oldukça önemli bir konu. Yapılan araştırmalar, sulamanın zeytin meyvesinin yapısal özelliklerini ve zeytinyağı üretimindeki kaliteyi etkileyebileceğini göstermektedir. Özellikle sulama miktarının artırılmasıyla bazı bileşenlerin (örneğin, fenolik bileşikler) seviyelerinde azalma gözlemlenmiş olsa da, su stresi ve sınırlı sulama uygulamalarının zeytinyağı kalitesini iyileştirebileceği, antioksidan özelliğini artırabileceği belirlenmiştir.
Fenolik bileşenlerin seviyesindeki artış, zeytinyağında daha keskin acılık ve yakıcılık gibi duyusal özelliklerin gelişmesine yol açabilir. Bu, zeytinyağının antioksidan kapasitesini güçlendirir. Ayrıca, zeytinyağındaki steroller de bu bağlamda önemli bir rol oynamaktadır. Steroller, yağın saflığını belirlemede kullanılır ve kaliteyi gösteren önemli bileşiklerdir. Zeytinyağındaki sterol kompozisyonu, zeytin çeşidine, olgunlaşma evresine, yetiştirilme koşullarına ve ekstraksiyon yöntemlerine göre değişiklik gösterir.
Özetle, sulama rejimi ve su stresi, zeytinyağının kimyasal yapısını etkileyerek, özellikle fenolik içerik ve sterol kompozisyonunda farklılıklar yaratabilir. Yüksek kaliteli zeytinyağı üretimi için sulama yöntemlerinin optimize edilmesi, iklim koşullarına ve zeytin çeşidine göre dikkatlice belirlenmelidir.
İklim değişikliği, özellikle sıcaklık artışı ve su kaynaklarının azalmaya başlaması, zeytin üretimi üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Sıcaklıkların zeytinyağı üretimi ve kalitesi üzerindeki etkileri, meyve ağırlığı, yağ konsantrasyonu ve yağ kalitesi gibi temel özelliklerde değişikliklere yol açmaktadır. Yüksek sıcaklık koşullarına adapte olabilen farklı zeytin çeşitlerinin geliştirilmesi, bu olumsuz etkilerin minimize edilmesine yardımcı olabilir.
Özellikle Tunus’ta yapılan bir çalışmada, sıcaklık artışının zeytin ağaçlarında stres yaratabileceği ve bu stresin, klorofil içeriğinde azalmaya, lipid peroksidasyonu gibi zararlı süreçlerin artmasına neden olabileceği belirtilmiştir. Ancak bu koşullar altında, zeytinyağındaki bazı besleyici bileşiklerin (örneğin, polifenoller ve karotenoidler) artış gösterdiği de gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, yağ asidi kompozisyonunun da değişmesi, oleik asit içeriğinin %50’nin altına inmesi, palmitik ve linolenik asit oranlarının artması gibi bazı olumsuz değişiklikler meydana gelmektedir.
Bu tür sıcaklık artışlarının Türkiye’de de benzer etkilere yol açacağı öngörülmektedir. Yağış miktarındaki azalma ve düzensiz yağış dağılımı, zeytin üretimi ve kalitesinde değişimlere neden olabilir. Bu nedenle, iklim değişikliğine uyum sağlayacak yeni zeytin çeşitlerinin geliştirilmesi, zeytin ağaçlarının yüksek sıcaklık, kuraklık ve tuzluluğa karşı dayanıklı hale getirilmesi önem kazanmaktadır.
Ayrıca, sulama stratejilerinin doğru planlanması, zeytin bahçelerinin maksimum verimle çalışabilmesi için kritik bir faktördür. Bu, su tasarrufu sağlarken, aynı zamanda zeytinyağının kalitesinin ve veriminin korunmasına yardımcı olacaktır. İklim değişikliğinin etkilerine karşı hazırlıklı olmak ve zeytin üretiminde verimliliği artıracak stratejiler geliştirmek, sektördeki sürdürülebilirliği sağlamak adına büyük bir önem taşımaktadır.
kaynak:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2061314 Didar SEVİM1*, Nurhan VAROL2
, Oya KÖSEOĞLU1
Bir yanıt bırakın