
İklim Değişikliğinin Zeytin Yetiştiriciliğine Etkileri
Son yıllarda Güney Avrupa’da artan kuraklık koşulları, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında yükselen sıcaklıklar ve azalan yağışlar, zeytin verimini olumsuz yönde etkilemektedir. Araştırmalar, en iyimser tahminlerde bile birçok zeytin yetiştirme alanında üretim düşüşlerinin yaşanabileceğini ortaya koymaktadır (Orlandi ve ark., 2020). Akdeniz Havzası, bu değişimlerden ciddi şekilde etkilenme potansiyeline sahiptir (Vasilopoulos, 2013).
Tunus’ta yapılan bir araştırma, artan sıcaklıkların ve uygun olmayan tarım ekipmanlarının yarı kurak bölgelerde zeytin üretimini azalttığını göstermiştir. Özellikle Güney Tunus’ta küresel ısınmanın neden olduğu şiddetli kuraklık, dayanıklı zeytin ağaçlarının yetiştirilmesi gerekliliğini gündeme getirmiştir. Araştırmalar, gelecek otuz yıl içinde sıcaklık artışı ve yağış kıtlığı nedeniyle zeytin üretiminde uzun vadeli değişiklikler olacağını öngörmektedir (Ben Zaied ve Zouabi, 2016).
İtalya’da yapılan bir çalışmada, zeytin üretiminin polen yoğunluğu ölçümleri ve çevresel koşullar kullanılarak tahmin edilebileceği belirtilmiştir. 1999-2012 yılları arasında yapılan analizlerde, yaz aylarında artan kuraklığın zeytin üretimi açısından ciddi bir risk oluşturduğu vurgulanmıştır. Yağışın üretime olumlu etkisi olduğu görülürken, sıcaklık artışlarının olumsuz etkileri dikkat çekmektedir (Orlandi ve ark., 2020).
Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biridir. Artan kuraklık, sıcak hava dalgaları ve düşük yağış miktarları, zeytin ağaçlarını su stresine sokarak üretimi tehdit etmektedir. Bu durum, özellikle Batı-Orta Akdeniz ve Güney Akdeniz kıyılarında daha belirgin hale gelmiştir. Su stresi, zeytin ağaçlarının çiçeklenme ve meyve tutma süreçlerini olumsuz etkilemektedir (Fraga ve ark., 2021).
Zeytin ağaçlarının suya en hassas olduğu dönemler, Temmuz sonu ile Ekim başı arasında gerçekleşen çekirdek sertleşmesi ve meyve olgunlaşma evreleridir. Bu dönemlerde yapılan sulamalar verim artışı sağlamaktadır. Ancak dünya genelinde zeytin yetiştirilen alanların büyük çoğunluğu sulamaya dayalı değil, yağışa bağımlıdır. Türkiye’de de durum benzerdir; bu nedenle sulama programlarının doğru planlanması büyük önem taşımaktadır (Aşık ve ark., 2011).
İspanya’nın Endülüs bölgesinde geliştirilen “Adapta Olive” modeli, gelecekteki iklim koşullarında zeytin üretimi ve sulama stratejilerini değerlendirmek için önemli bir rehber sunmuştur. Bu model, tam sulama ve düzenlenmiş kısıntılı sulama stratejilerinin, kuraklık koşullarında üretim üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırma sonuçları, zeytin üretiminde adaptasyon stratejilerinin önemini vurgulamaktadır (Lorite ve ark., 2018).
İklim değişikliğinin etkileri sadece bitkisel üretimle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda böcek çeşitliliği ve sıklığı gibi unsurlar üzerinde de etkili olmaktadır. Artan karbondioksit seviyeleri, birçok haşere ve zararlının yayılımını tetikleyebilir (Moran, 2014).
Sonuç olarak, zeytin yetiştiriciliği açısından iklim değişikliğine uygun stratejiler geliştirilmesi gereklidir. Bu hem tarımsal sürdürülebilirlik hem de ekonomik denge açısından büyük önem taşımaktadır (Kadıoğlu ve ark., 2017).
İklim Değişikliğinin Zeytinyağı Kalitesine Etkileri
Zeytinyağı, Akdeniz havzasında üretilen, yüksek oleik asit içeriği ve düşük linoleik ile palmitik asit oranlarıyla dikkat çeken bir yemeklik yağdır. Bu yağ, Akdeniz ülkelerinin beslenme alışkanlıklarında, ekonomilerinde ve kültürlerinde önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda, düşük kalp-damar hastalığı riski, kanser önleme etkileri ve uzun ömür gibi sağlık faydaları ile ilişkilendirilir (Effimia Eriotou ve ark., 2021). Zeytinyağının benzersiz aroma ve lezzet profili, yüksek oksidatif stabilitesi ve sağlık üzerindeki olumlu etkileri, son yıllarda bu ürüne olan ilgiyi daha da artırmıştır (Dabbou ve ark., 2011; Köseoğlu ve ark., 2018; Cairone ve ark., 2021).
Türk Gıda Kodeksi Zeytinyağı ve Pirina Yağı Tebliği’nde natürel zeytinyağı, zeytin ağacı meyvesinden doğal niteliklerini değiştirmeyecek bir şekilde, yalnızca mekanik ve fiziksel işlemlerle elde edilen, kendi kategorisindeki fiziksel, kimyasal ve duyusal özelliklere sahip bir ürün olarak tanımlanmıştır (TGK, 2017). Ancak zeytinyağının kalitesi; tarımsal uygulamalar, mevsim koşulları, meyve hijyeni, olgunluk seviyesi, hasat zamanları ve şekilleri, taşıma yöntemleri ile ekstraksiyon teknolojilerinden doğrudan etkilenmektedir (Bıyıklı, 2009). Kalite üzerinde en büyük etkiye sahip faktörler arasında hasat zamanı ve olgunluk seviyesi (%30), ekstraksiyon teknolojileri (%30), zeytin çeşidi (%20), depolama koşulları (%10), hasat yöntemleri (%5) ve taşıma yöntemleri (%5) bulunmaktadır (Sevim, 2011).
Zeytin meyvesinde yağ birikimi, Temmuz sonu ile Ağustos başı arasında başlar. Bu dönemde sıcaklıkların düşmesiyle birlikte zeytin olgunlaşmaya başlar ve yağ içeriği artış gösterir. Özellikle Ekim ile Aralık ayları arasında yağ miktarı önemli ölçüde artar. Sonbahar ve kış aylarında zeytin meyvesi siyahlaşırken, yağ içeriği maksimum seviyeye ulaşır (Boskou ve ark., 2006). Ancak kaliteli zeytinyağı üretimi için ideal hasat dönemi, genellikle yağın en iyi kalite ve duyusal özelliklere ulaştığı dönemden farklı bir zamana denk gelir. Bu nedenle, natürel sızma zeytinyağı üretimi için zeytinlerin ideal olgunluk aşamasında, yani pembemsi-yeşil dönemde hasat edilmesi önerilir. Bu dönemde üretilen zeytinyağları, yoğun meyve tadı, belirgin acılık ve yakıcılık özellikleri ile ön plana çıkar.
Zeytinyağının kalite ve verimi, büyük ölçüde zeytin çeşidine ve olgunluk seviyesine bağlıdır. Kaliteli zeytinyağı üretimi için en uygun olgunluk seviyesi, olgunluk skalasında 3’ün üzerinde, ancak 4.5-5 arasında olmalıdır (UZK, 1991).
Zeytinyağı ve İklim Değişikliği: Kalite Üzerindeki Etkiler
Zeytin ağaçları, kuraklık koşullarına dayanıklı bitkiler arasında yer almakla birlikte, büyüme dönemlerinde aşırı kuraklık stresi ürün gelişimini ve meyve verimini olumsuz yönde etkiler. Su stresi, zeytin ağaçlarında meyve tutumu, olgunlaşma ve yağ içeriği üzerinde önemli değişikliklere yol açar. Yağlık zeytin üretiminde, su stresinin en kritik etkileri meyve tutumu ve yağ birikimi aşamalarında görülürken, sofralık zeytinlerde meyve gelişiminin erken (hücre bölünmesi) ve geç (hücre genişlemesi) evreleri de kritik dönemlerdir (Varol ve Ayaz, 2012).
Zeytinyağı kalitesi, serbest yağ asitliği, peroksit değeri, UV’de özgül absorbans değerleri (K232 ve K270), yağ asidi etil esterleri ve duyusal özellikler gibi çeşitli kriterlerle değerlendirilir. Serbest yağ asitliği, özellikle zeytinyağı ticaretinde en önemli kalite ölçütü olarak kabul edilir. Türk Gıda Kodeksi’ne (TGK, 2017) göre, zeytinyağı sınıflandırması şu şekildedir:
- Natürel sızma zeytinyağı: Serbest yağ asitliği %0,8’den az (% oleik asit cinsinden),
- Natürel birinci zeytinyağı: Serbest yağ asitliği %2,0’den fazla olmayan,
- Ham/rafinajlık zeytinyağı: Serbest yağ asitliği %2,0’den fazla olan, doğrudan tüketime uygun olmayan yağlar.
İklim Değişikliğinin Kalite ve Bileşim Üzerindeki Etkileri
Zeytinyağı, yaklaşık %98 oranında sabunlaşabilen (trigliseridler, yağ asidi esterleri) ve %2 oranında sabunlaşmayan (fenolik bileşikler, serbest yağ asitleri, steroller, uçucu bileşenler) maddelerden oluşur. Bu bileşimin zeytin çeşidine, iklim koşullarına (sıcaklık ve yağış), tarım uygulamalarına (gübreleme, sulama) ve üretim süreçlerine bağlı olarak değiştiği gözlenmiştir (İlyasoğlu, 2009).
Araştırmalar, iklim değişikliğinin zeytin yetiştiriciliğini ve zeytinyağı kalitesini doğrudan etkilediğini göstermektedir (Tupper, 2012; Dag ve ark., 2013; Ponti ve ark., 2014). Özellikle sıcaklık artışlarının yağ asidi kompozisyonunu değiştirerek oleik asit ve polifenol seviyelerini düşürdüğü, dolayısıyla yağın oksidatif stabilitesini ve duyusal özelliklerini olumsuz etkilediği belirtilmiştir (Giovacchino ve ark., 2002; Mousavi ve ark., 2021). Yüksek sıcaklıklar, oleik asit oranını düşürüp, palmitik ve linoleik asit oranlarını artırarak yağın kalitesini düşürmektedir. Bununla birlikte, sıcaklık etkilerinin genotipe bağlı olduğu, her zeytin çeşidinin farklı tepkiler verdiği rapor edilmiştir. Örneğin, ‘Koroneiki’, ‘Picholine’ ve ‘Coratina’ gibi çeşitler, yüksek sıcaklık koşullarında kalite parametrelerinde olumsuz etkiler göstermiştir (Nissim ve ark., 2000).
Kritik Dönemler ve Bölgesel Etkiler
Zeytinyağı kalitesinde olgunlaşma seviyesi ve yetiştirildiği coğrafi koşullar büyük rol oynar. Yüksek rakımlarda yetiştirilen zeytinlerden elde edilen yağlar genellikle daha yüksek oleik asit oranına, düşük linoleik ve palmitik asit oranına sahiptir. Benzer şekilde, soğuk iklimlerde yetişen zeytinlerden elde edilen yağlarda oleik asit oranı sıcak bölgelerden elde edilenlere göre daha yüksek bulunmuştur (Bozdoğan Konuşkan, 2008).
Yüksek sıcaklıkların en fazla etkilediği dönem, meyvede çekirdek sertleşmesinden renk değişiminin başlangıcına kadar olan süreçtir (genelde Temmuz-Ağustos). Bu dönemde sıcaklık artışları, oleik asit oranını düşürerek palmitik ve linoleik asit oranlarını artırır, bu da zeytinyağının kimyasal ve duyusal özelliklerini olumsuz etkiler (Lombardo ve ark., 2008).
İklim ve Sulamanın Zeytinyağı Kalitesi Üzerindeki Etkileri
Son yıllarda yapılan araştırmalar, sulama rejiminin zeytinyağının kimyasal bileşimi ve duyusal özellikleri üzerinde önemli etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Sulanan ağaçlardan elde edilen zeytinyağlarında, meyve yapısının sofralık zeytin üretimi ve yağ ekstraksiyonu için daha elverişli olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte, su stresi, zeytinyağının fenolik bileşenlerini artırarak antioksidan özelliklerin güçlenmesine yol açabilir.
Örneğin, Gomez-Rico ve ekibi, uygulanan su miktarının artışıyla zeytinyağındaki toplam fenol içeriğinin azaldığını tespit etmiştir. Benzer şekilde, Sevim ve arkadaşları, kısıtlı sulama stratejilerinin verim kaybı yaşatmadan su tasarrufu sağladığını rapor etmiştir.
Steroller, zeytinyağının kalitesini ve saflığını belirlemede kritik öneme sahiptir. Zeytinyağının %75-90’ını β-sitosterol oluştururken, yüksek stigmasterol oranlarının düşük kalite göstergesi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, zeytin çeşitleri ve olgunlaşma dönemleri sterol kompozisyonunu etkileyebilmektedir.
İklim değişikliği de zeytin ağaçları üzerinde doğrudan etkili bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle yüksek sıcaklıklar, meyve ağırlığı, yağ konsantrasyonu ve kalite gibi unsurları etkileyerek genetik çeşitliliklere dayalı farklı tepkilere yol açmaktadır. Örneğin, Tunus’ta yapılan bir araştırmada, zorlu iklim koşullarında yetişen zeytinlerden elde edilen yağların polifenol ve karotenoid içeriğinin daha yüksek olduğu ancak oleik asit seviyelerinin düştüğü rapor edilmiştir.
Tüm bu bulgular, zeytin bahçelerinde sulama ve hasat planlamalarının iklim koşullarına uygun şekilde optimize edilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, yeni zeytin çeşitlerinin geliştirilmesi ve tarımsal pratiklerin modernize edilmesi, zeytinyağı kalitesini korumak ve artırmak için kritik öneme sahiptir.
Kaynak: Didar SEVİM1*, Nurhan VAROL2, Oya KÖSEOĞLU1
Bir yanıt bırakın