Anadolu da Tarihte Hititler de Zeytin Yetiştiriciliği

Hitit Dönemi Anadolu’sunda Zeytin Ağacının İzleri

Zeytin ağacı, kökeni ve kültürel etkileriyle sadece Akdeniz coğrafyasının değil, insanlık tarihinin de önemli bir parçası olmuştur. Tarih öncesi dönemlerden itibaren Mezopotamya ve Anadolu topraklarında kök salan bu eşsiz ağaç, Hititler döneminde de dikkat çeken bir yere sahiptir. Hitit çivi yazılı tabletlerinde “GIŠSERDU” ya da “GIŠZERTUM” adıyla geçen zeytin ağacı, hem günlük yaşamda hem de ritüelistik uygulamalarda yer alarak bu medeniyetin sosyal ve dini yaşamında önemli bir rol oynamıştır.

Anadolu, zengin iklim çeşitliliği, bereketli tarım arazileri ve bitki örtüsüyle tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan flora bölgelerini kapsayan bu coğrafya, dünyanın en zengin beşinci flora bölgesi olarak kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalar, Anadolu’da yaklaşık 12.000 bitki çeşidi bulunduğunu göstermektedir.

Hitit Dönemi’nden kalan çivi yazılı tabletler, Anadolu’nun zengin bitki çeşitliliğine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Bu metinlerden, elma, üzüm, incir, nar gibi meyvelerin yanı sıra buğday, arpa, nohut, kimyon gibi tahıl ve sebzelerin günümüzde de yetiştiği anlaşılmaktadır. Özellikle zeytin ağacı, Hitit tabletlerinde “GIŠSERDU” veya “GIŠZERTUM” adıyla sıklıkla geçmektedir. Zeytin ağacı, sadece besin kaynağı olarak değil, aynı zamanda dini ritüellerde ve kültlerde arındırıcı bir sembol olarak kullanılmıştır. Hititlerin zeytine verdiği önem, bu ürünün hem dini hem de kültürel açıdan ne kadar değerli olduğunu göstermektedir.

Zeytin Ağacının Yayılımı ve Özellikleri

Anadolu, Hititler için zengin bir flora barındıran bir coğrafyaydı. Ancak zeytin ağacının, Hitit çekirdek bölgesinde yetişmediği düşünülmekte ve genellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinden vergi ya da hediye olarak getirildiği varsayılmaktadır. Ortalama ömrü 300 ila 500 yıl arasında değişen zeytin ağacının, kuraklığa dayanıklı yapısı ve uzun ömürlü oluşu, onu tarih boyunca vazgeçilmez kılmıştır.

Zeytin ağacı, yaz-kış yapraklarını dökmeyen ve dayanıklı yapısıyla bilinen bir bitkidir. Oleaceae (Zeytingiller) ailesine mensup bu ağaç, dünya genelinde yaklaşık otuz farklı yabani tür ile temsil edilmektedir. Türkiye’de ise Olea europaea türü yaygındır ve bu tür iki ana kategoriye ayrılır: yaban zeytini olarak bilinen “delice zeytin” (Olea europaea sylvestris) ve kültüre alınmış “ehil zeytin” (Olea europaea sativa). Delice zeytin, doğal ortamında yabani olarak yetişirken, ehil zeytin türü meyve kalitesi ve verimliliği nedeniyle insan eliyle geliştirilmiştir.

Ehil zeytin ağaçları genellikle yeşil renkte meyveler verir ve olgunlaştıkça bu meyveler koyu mor ile siyah tonlarına dönüşür. Ağacın boyu 2 ila 10 metre arasında değişirken, ömrü genellikle 300-500 yıl civarındadır. Ancak bazı örneklerin 2000-3000 yıla kadar yaşayabildiği ve verimli kalabildiği gözlemlenmiştir. Bu olağanüstü uzun ömür ve dayanıklılık, zeytin ağacının kuraklığa karşı yüksek direnç gösterdiğini kanıtlar niteliktedir.

Zeytinin Jeolojik ve Arkeolojik İzleri

Yapılan araştırmalara göre, zeytin ağacı ilk olarak 3. Jeolojik Dönemde Girit, İtalya ve İsrail gibi bölgelerde yabani olarak yetişmiştir. Santorini Adası’ndaki arkeolojik kazılarda, günümüzden 39.000 yıl öncesine ait yabani zeytin örneklerinin bulunması, bu ağacın dünya üzerindeki köklü geçmişine ışık tutmaktadır. Zeytin ağacının anavatanı Akdeniz iklimidir ve bu iklimin görüldüğü bölgelerde doğal olarak yetişmektedir.

Mezopotamya’da yaklaşık 6000 yıl önce zeytin ağacının ıslah edilmesi, bu bitkinin tarımsal bir ürün olarak önem kazanmaya başlamasının ilk adımlarından biri olmuştur. Anadolu’da ise zeytin, 4000 yıl önce kültüre alınmış ve günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Fenikeli tüccarlar, zeytinin Akdeniz çevresinde yayılmasında önemli bir rol oynamış; öncelikle zeytin ve zeytinyağı ticaretiyle başlayan bu süreç, zamanla zeytin fidanlarının satışıyla genişlemiştir.

Zeytinin Diller ve Kültürlerdeki Yansımaları

Zeytin, birçok medeniyetin dilinde farklı adlarla anılmıştır. Anadolu’da yaşamış olan Luwiler, zeytini “ela” olarak adlandırmıştır. Bu kelime, Latinceye “olea” ve “olivum” olarak geçmiş ve günümüzde kullanılan “olive” kelimesine dönüşmüştür. İbranice “zeyt” olarak bilinen zeytin, Arapçaya “ez zeyt” şeklinde geçmiş ve Türkçede kullanılan “zeytin” kelimesi de bu kökten türemiştir.

Hitit Metinlerinde Zeytin ve Kullanım Alanları

Zeytin, Hititler için sadece bir meyve değil, aynı zamanda kutsal bir semboldü. Hitit metinlerinde zeytinin şu alanlarda kullanıldığı görülmektedir:

  1. Doğum Ritüelleri: Hitit rahipleri, doğum sırasında zeytin ağacı dalları kullanarak kadınların arındırılmasını sağlarlardı. Bu, zeytin ağacının arındırıcı bir özelliğe sahip olduğunu düşündüklerini göstermektedir.
  2. Kült ve Mitoloji: Analoji büyülerinde zeytinin içindeki yağ, tanrıların insanlara dostça yaklaşmasını temsil eden bir sembol olarak kullanılmıştır. Ayrıca, tanrıların öfkelerinin yatıştırılması amacıyla zeytinyağı çeşitli ritüellerde yer almıştır.
  3. Mutfak Kültürü: Hitit mutfağında zeytin ve zeytinyağı, ekmek yapımında ve dini amaçlı kurban ritüellerinde sıklıkla kullanılmıştır.

Zeytinin Simgesel Önemi

Zeytin ağacı, Hitit mitolojisinde barışın ve huzurun bir simgesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanrı ve tanrıçaların öfkelerini yatıştırmak için düzenlenen törenlerde zeytin ve zeytinyağı, onları sakinleştiren bir araç olarak kullanılmıştır. Bu, Hititlerin zeytin ağacını yalnızca bir tarımsal ürün olarak değil, aynı zamanda kültürel ve dini bir sembol olarak benimsediğini göstermektedir.

Sonuç

Hititlerin zeytin ağacı ve zeytinyağına verdikleri önem, bu ürünlerin yalnızca besin kaynağı olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve dini yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bugün Akdeniz coğrafyasında halen büyük bir değer taşıyan zeytin, tarihteki bu derin köklerini unutmamamız gereken bir semboldür.

Şükrü Ünar  , Aslı Ünar

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*