Türkiye’de Organik Zeytinyağ Üretimi

Zeytin Meyvelik Alanlar

Organik Zeytin Yetiştiriciliği

Organik zeytin yetiştiriciliği, insan sağlığına zarar veren tarım ilaçları ve sentetik gübreler kullanılmadan, organik tarım yönetmeliğinde izin verilen girdilerle yapılan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir üretim modelidir.

Son yıllarda organik yöntemlerle üretilen natürel sızma zeytinyağı ve sofralık zeytinlere olan talep hızla artmaktadır. Bunun temel nedenleri arasında, bu ürünlerin doğal yöntemlerle işlenmesi ve insan sağlığına faydalı bileşenleri daha fazla içermesi bulunmaktadır.

Organik Zeytin Tarımına Geçiş Süreci

Organik zeytin tarımı yapmak isteyen üreticiler, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna başvurmalıdır. Başvuru sırasında üreticinin uygunluğu değerlendirilerek, geçiş sürecine alınır. Zeytin gibi çok yıllık bitkilerde bu süreç üç yıl sürmektedir.

Organik zeytin yetiştiriciliği yapmak isteyen üreticilerin öncelikle organik tarımın temel ilkeleri ve çevresel etkileri üzerine eğitim alması gereklidir. Bu süreçte çevreye duyarlı olunmalı, doğal çeşitliliği koruyacak şekilde hareket edilmelidir.

Zeytin Meyvelik Alanlar

Bahçe Seçimi ve Çevresel Faktörler

Organik zeytin yetiştirilecek bahçeler, konvansiyonel tarım yapılan alanlardan ve endüstriyel kirlilik kaynaklarından uzak olmalıdır. Ayrıca, yoğun araç trafiği olan karayollarına yakın alanlarda organik zeytin tarımı yapılması önerilmez. Gerekli durumlarda, bitkilerden yapılmış çitlerle koruma sağlanabilir.

Organik Üretim Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Organik zeytin yetiştiriciliği, konvansiyonel tarım yöntemlerine göre genellikle daha yüksek maliyetlidir. Bu nedenle üretim zorluklarını en aza indirmek için şu noktalara dikkat edilmelidir:

  • Bahçenin doğru bir şekilde tesis edilmesi
  • Uygun dikim aralıklarının belirlenmesi
  • Terbiye şeklinin ve sulama yöntemlerinin planlanması
  • Besleme uygulamalarının doğru yapılması
  • Hastalık ve zararlılarla mücadelede organik yöntemlerin tercih edilmesi

Sofralık Zeytin ve Zeytinyağı Üretimi

Sofralık zeytin üretimi, zeytinyağı üretimine göre daha özel koşullar gerektirir. Sofralık zeytinde meyve iriliği ve kalitesi öncelikli hedeflerdir. Zeytin sineği zararının önlenmesi, hasat sırasında meyvenin zarar görmemesi ve uygun sulama koşullarının sağlanması kritik öneme sahiptir.

Bir bölgede organik zeytin tarımı yapılacaksa, iklim, toprak ve sulama koşullarının uygunluğu detaylı şekilde değerlendirilmelidir. Doğru planlama ve uygulamalarla organik zeytin yetiştiriciliği daha kârlı ve sürdürülebilir hale gelebilir.

Zeytin Yetiştiriciliği ve Organik Tarımın Önemi

Zeytin yetiştiriciliği, özellikle Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde milyonlarca insanın geçim kaynağını oluşturan stratejik bir tarımsal faaliyettir. Dünya genelindeki tane zeytin üretiminin büyük bölümü, yaklaşık 10 milyon hektar alanda 20,8 milyon ton üretimle Akdeniz ülkelerinde yoğunlaşmaktadır. Zeytin üretiminde lider ülkeler arasında İspanya, Yunanistan, İtalya, Türkiye, Fas, Mısır, Tunus ve Suriye yer almaktadır (FAO, 2017).

Zeytin Arazilerin Dağılımı

Türkiye’nin Zeytin Üretimindeki Yeri

Türkiye, 846 bin hektar zeytinlik alanı, 175 milyon zeytin ağacı varlığı, 2,1 milyon ton tane zeytin ve 177 bin ton zeytinyağı üretimi ile dünya genelinde 4. sıradadır (TÜİK, 2017). Ülkemizde zeytin üretimi ağırlıklı olarak Ege Bölgesi’nde, bunun yanı sıra Akdeniz, Marmara, Güneydoğu Anadolu ve sınırlı ölçüde Karadeniz bölgelerinde yapılmaktadır. En yüksek üretim Aydın, Manisa, İzmir, Muğla, Hatay, Mersin, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Gaziantep ve Kilis illerinde gerçekleşmektedir. Türkiye’de üretilen zeytinlerin yaklaşık %74’ü yağlık, %26’sı sofralık olarak değerlendirilmektedir.

Organik Tarıma Geçişin Nedenleri ve Gelişimi

Hızla artan dünya nüfusuna bağlı olarak tarımsal üretimde verimlilik arayışı, yoğun gübre ve tarım ilaçları kullanımını teşvik etmiş, bu durum çevresel sorunlara yol açmıştır. 1970’lerde doğal dengenin bozulmasıyla birlikte çevre dostu üretim sistemlerine yönelim başlamış ve organik tarım önem kazanmıştır.

Türkiye’de organik tarım faaliyetleri, 1984-1985 yıllarında yabancı firmaların organik kuru üzüm ve incir talebi ile başlamış, 2004 yılında çıkarılan “Organik Tarım Kanunu” ile yasal zemine oturtulmuştur. Günümüzde, 79.500 üretici yaklaşık 627 bin hektar alanda 213 üründe 2,37 milyon ton organik üretim gerçekleştirmektedir (TÜİK, 2018). Tarım ve Orman Bakanlığı, bu süreçte bağımsız kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarını yetkilendirmiştir ve şu anda 35 yetkili kuruluş bulunmaktadır (BÜGEM, 2018).

Ege Bölgesi ve Organik Zeytin Yetiştiriciliği

Ege Bölgesi, organik tarım için Türkiye’nin en yüksek potansiyele sahip bölgelerinden biridir. Özellikle zeytin yetiştirme koşullarına uygunluğu sayesinde organik zeytin yetiştiriciliği açısından öne çıkmaktadır. Organik zeytin üretiminde en yüksek payı Aydın ili alırken, son yıllarda Kilis bu alanda yükselmiş, ardından İzmir, Manisa ve Muğla gelmiştir.

Zeytin ağacı, yaşlandığında bile gövdesinden veya kök çevresinden sürgünler vererek yenilenme kapasitesine sahiptir. Yangınlardan sonra bile kısa sürede sürgün vererek yeniden hayat bulur. Bu ağaç, meyvesinden yağına, yaprağından odununa kadar her parçasıyla değerlidir. Yaprağı doğal antibiyotik ve antioksidan özellikler taşırken, yağı sağlık ve kozmetik sektörlerinde kullanılır. Odunu, yüksek kalorisi sayesinde yakacak olarak tercih edilirken, çekirdeklerinden tesbih, kolye gibi aksesuarlar üretilir.

Zeytinlerin sıkılmasından sonra kalan küspe, yakacak veya gübre olarak kullanılır. Modern sistemlerle elde edilen pirina yağı da ekonomik değer taşır. Bunun yanı sıra, zeytin çiçeklerinden üretilen esans yağlar, yöresel ürünler arasında yer alır.

Organik Zeytin Yetiştiriciliği: Doğanın Emaneti

Zeytin, Akdeniz ikliminin sunduğu eşsiz koşullarda yetişen ve insanlık tarihinin en eski tarım ürünlerinden biridir. Organik zeytin yetiştiriciliği, bu değerli ürünü doğaya zarar vermeden üretmeyi hedefleyen sürdürülebilir bir tarım yöntemidir. Güney Ege Bölgesi’nde yapılan çalışmalar, bu alandaki potansiyeli gözler önüne sermektedir.

Organik ve Konvansiyonel Tarımın Karşılaştırması

Ege Bölgesi’nde zeytin yetiştiriciliği üzerine yapılan bir araştırmada, organik ve konvansiyonel yöntemlerin karşılaştırılması yapılmıştır. Organik tarım uygulamaları, toprak verimliliğini artırmak için yeşil gübreleme, organik gübre ve doğal mineral maddeler kullanırken, konvansiyonel yöntemlerde kimyasal gübreler tercih edilmiştir.

Sonuçlar:

  • Her iki yöntemle elde edilen ürünlerde verim ve kalite açısından önemli bir fark bulunmamıştır.
  • Organik zeytinlerde pestisit kalıntısına rastlanmazken, doğal dengenin korunması sağlanmıştır.
  • Organik yağlar, düşük peroksit seviyesi ile dikkat çekmiştir.

Zeytin Zararlıları ile Doğal Mücadele

Organik parsellerde zeytin sineği gibi zararlılarla mücadelede, doğa dostu yöntemler kullanılmıştır. Ecotrap, neemazal ve kaolin gibi uygulamalar, hem zararlı popülasyonlarını kontrol altına almış hem de çevresel etkileri minimize etmiştir. Konvansiyonel parsellerde ise kimyasal insektisitlere başvurulmuştur.

Memecik Zeytini: Bölgenin Değeri

Araştırmada, Ege Bölgesi’nin önemli zeytin çeşitlerinden olan Memecik zeytini üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bu tür, güçlü ağaç yapısı ve yüksek yağ oranı ile tanınır. Yeşil olum dönemi Ekim, siyah olum dönemi ise Kasım ayında gerçekleşir. Meyvelerinden elde edilen yağ, zengin aromasıyla bölge mutfağının vazgeçilmezleri arasında yer alır.

Organik Tarımın Önemi ve Geleceği

Organik tarım, sadece sağlıklı ürünler elde etmeyi değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlar. Organik yöntemlerle yetiştirilen zeytinler, hem ekonomik değeri yüksek bir ürün sunar hem de gelecek nesillere temiz bir çevre bırakır. Bu yöntemler, toprağın doğal dengesini koruyarak uzun vadeli verimlilik sağla

Ege Bölgesi’nde yapılan araştırmalar, organik zeytin yetiştiriciliğinin sürdürülebilir ve verimli bir tarım yöntemi olduğunu göstermiştir. Toprak sağlığını iyileştiren, kimyasal kalıntılardan arındırılmış ve yüksek kaliteli ürünler sunan bu yaklaşım, modern tarım uygulamaları arasında ön plana çıkmaktadır. Zeytin gibi kıymetli bir mirası korumak, hem yerel üreticiler hem de tüketiciler için büyük bir sorumluluktur. Gelecekte, organik tarımın daha geniş bir alanda benimsenmesiyle, doğa dostu üretim modellerinin yaygınlaşması beklenmektedir.

Organik Zeytin Yetiştiriciliği ve Ekonomik Değerlendirmesi

Ekonomik analizler, organik zeytin yetiştiriciliğinde tane bazında verim değerlerinin konvansiyonel yöntemlere göre daha düşük olduğunu, ancak değişken masrafların %7 oranında arttığını göstermektedir. Buna karşılık, organik zeytin üretiminde çiftçilerin eline geçen fiyat %11 oranında artmış, brüt marj ise %11,5 daha yüksek bulunmuştur.

Organik zeytin ve zeytinyağı ürünlerinin hem iç hem de dış pazarda daha uygun fiyatlarla ve daha yüksek taleple karşılanabilmesi için öncelikle girdi maliyetlerinin azaltılması gerekmektedir. Bunun için yerel kaynaklardan faydalanarak üretim girdileri temin edilmelidir. Ayrıca, organik yetiştiriciliğin standartlarına uygun şekilde üretim yapılmalı, ürün kalitesi ve miktarı artırılmalıdır. En önemli hususlardan biri, organik yetiştiricilik yapan üreticilere daha fazla destek sağlanmasıdır.

Organik Tarımın Önemi

Organik tarım, gelecek nesiller için daha sağlıklı ve kaliteli ürünler sunmayı, toprak verimliliği ile su kaynaklarını korumayı, ulusal ekonomiyi desteklemeyi ve sürdürülebilir bir çevre oluşturmayı hedefleyen bir üretim yöntemidir. Bu nedenle geliştirilmesi ve teşvik edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Dünya organik tarım ürünleri pazarındaki payımız ne yazık ki oldukça düşüktür. Üretim, genellikle dış pazarın taleplerine göre şekillenmektedir. Organik tarımın temel felsefesi; sağlıklı, doğal ve yaşanabilir bir çevre oluşturmak, sürdürülebilir bir üretim sistemi kurmak ve kaliteli ürünler elde etmektir.

Kaynakalar: Dr. Nurhan Varol ve https://orgprints.org/id/eprint/19273/

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*